- güzel
-
1́s.1. 美丽的, 漂亮的, 美妙的: \güzel çiçek 美丽的花朵 \güzel kız 漂亮的姑娘 \güzel ses 美妙的声音 Yüzü ay ışığında o kadar güzeldi ki küçük Kırlangıç'ın yüreği sızladı. 他的脸在月光下显得那么美, 叫小燕子的心里充满了怜悯。2. 好的, 完美无缺的, 美好的, 美味的: \güzel fırsat 好机会 \güzel hava 好天 \güzel bir gece 一个美好的夜晚 \güzel bir tatil 一个美妙的假期 Bu börek doğrusu pek güzel olmuş, ağzına lâyık. 听说这种馅饼真的非常好吃, 肯定合你口味。Güzel davranılşarıyla mesup olduğu cemiyetinde yüzünü ağartmıştı. 他办事漂亮, 在他所在的圈子里挣足了面子。Ağaç yaprağıyla güzeldir. 成́ 大树枝繁叶茂才壮观; 一个篱笆三个桩, 一个好汉三个帮; 牡丹虽好, 绿叶相扶。3. 奉承的, 好听的: Allah için güzel söz çok söyleyin! 看在真主的份上, 请多美言几句!Güzel sözlerle avutuldu. 他被甜言蜜语蒙蔽住了。2́ünl. 太好了, 妙极了, 棒极了, 好极了!3́zf.1. 好, 妙, 棒, 准确: Anahtarın masanın üstünde durduğu pek güzel görülüyordu. 钥匙就在桌子上, 清晰可见。Güzel konuştu. 他说得真好。Ne demek istediğimi pek güzel anladı. 他很准确地理解了我的意思。2. 狠狠地: Çocuğa bir güzel sopa çekti. 他抄起木棒把那孩子毒打了一顿。4́is.1. 美人, 美女; 美男子: erkek \güzeli 美男子 Kusursuz güzel olmaz. 成́ 白璧无瑕世上难找, 世人皆有自己的弱点。2. 选美赛冠军3. 美好的人(或物)◇ \güzel \güzel 好好地, 正常地, 有礼貌地, 文雅地: Güzel güzel oturun. 都坐好了!Ağzını bozma da güzel güzel konuş. 不要骂人, 有话好好说!Köylü, doktorun güzel güzel şeyler yiyip içtiğini görmüş; içi gitmiş, doktor olmak hevesine kapılmış. 农夫见医生吃的好, 喝的好, 心里很羡慕, 也想做一个医生。\güzel olmak 变美, 变漂亮 \güzel sanatlar 美的艺术(包括文学, 音乐, 绘画, 雕塑, 建筑, 戏剧等) \güzel yazı sanatı 书法, 书法艺术◆ Güzel seyahatler! 祝旅途愉快!Güzele kırk günde doyulur, iyi huyluya kırk yılda doyulmaz. 貌美不是最美, 心灵美才是最美。Güzeli herkes sever. 美人人人想抱, 美器人人想要。Güzellerin talihi çirkin olur. 红颜薄命。
Türkçe-Çince Sözlük. 2014.